Vakıf müessesinin tarihi çok eskilere dayanmaktadır. İslâm’da ilk vakfı, Peygamber Efendimiz kurmuş, kendi hurma bahçesini Müslümanları ve Müslümanlığı koruma amacıyla vakfetmiş ve Al-i imran suresinde “Sevdiğiniz mallardan infak etmedikçe cennet sevabına nâil olamazsınız…” mealindeki ayeti okumuştur.

Allah’ın rızasını kazanmaktan başka bir amaç gütmeyen ecdadımız, şanlı peygamberimizin yolundan gitmiş “Sizin en hayırlınız, insanlara faydası dokunandır.” hadisini kendilerine şiâr edinerek vakıf müesseseleri kurmada âdeta birbirleriyle yarışır hale gelmiştir. Ecdadımız kurmuş olduğu vakıflar kanalıyla camiler yaptırmış, medreseler, mektepler kütüphaneler kurarak ilim ve irfanın yayılmasını sağlamış ve daha pek çok konuda hizmetlerini vakıflar aracılığıyla insanlığa sunmuştur.
Ecdadımızdan bize miras kalan vakıfların bugünde var olduğunu aynı şevk ve heyecanla hizmet sunduğunu görmek yarınlara daha güvenle bakmamızı sağlıyor. Zira vakıflar var olduğu müddetçe, sosyal hayatımız her türlü sarsıntıdan korunacak ve milletimiz arasındaki sevgi bağları hiç kopmamak üzere güçlenecektir.
Bugün Bursa’da Muşlu’lar olarak bizimde bir vakfımız olduğunu gururla söylüyorum. Toplumun kültürel, eğitim ve sosyal gelişimine hizmet etmek için kurulan Bursa Muş Eğitim Vakfı kurulduğu 2014 yılından itibaren 50 bursiyere eğitim desteği vererek, bu kutlu ve önemli hizmete başlamıştır. Yönetim kurulumdaki fedakar ve kadirşinas arkadaşlarımla birlikte göreve geldiğimiz günden bugüne kadar Muşlu hemşehrilerimize layık olmaya gayret edeceğiz. Alın teri ve emekle kurduğumuz ve yaşattığımız Muş Eğitim Vakfında sizlere layık olacak hizmetler sunmak bu en büyük gurur kaynağımız olacaktır.
Değerli hemşehrilerim,
Bursa Muş Eğitim Vakfı; almak için değil vermek için, bir araya gelen insanların oluşturduğu bir kurumdur. Hayırda yarışmak, bu insanların şiarıdır. Bursa Muş Eğitim Vakfı’nın oluşumunda maddi ve manevi katkısı olmuş ve olacaklara sonsuz şükranlarımı sunuyorum.